13 Mayıs 2019 Pazartesi

Dünyanın Bir Yerinde Gecenin Bir Yarısı Karanlık Bir Evde


Fırtına dindiğinde biri, sandığından çok daha küçük olduğunu keşfetti, öteki çok daha büyük olduğunu. Birisi kendi sınırlarına doğru çekildi ve küçüldü. Daha hüzünlü ve yenik olarak. Öteki genişledi. Yüreğinin ve kasıklarının düzlüklerinde soluksuz kalana dek koşmayı öğrendi. Günün birinde masanın masa olduğunu bilen ama yine de onu duyumsayamayan yaşlı bir kadın, bir türlü gerçekleşmeyen korkunç bir sevme yetisinin içinde tıkandığını, gerçekle ilişkisi olmayan bir resmin içinde yaşadığını söylemişti. Herkesi sevebileceğine inanmak ama yapamamak. Rüyasında insanları kucaklamak için kollarını uzattı ama ellerini göremedi. Dirseklerine kadar yoktular. Kabustan uyandığında neyse ki yalnız değildi. Yanında onu kusurlu ama gerçek bir sevgiyle kucaklayan bir başkası vardı. Fırtına dinmişti ve her ikisi de ne istediğini biliyordu artık.


"Ben özleyecek ve inanacak bir şey istiyorum."

"Ben ortaya çıkarmak istiyorum. Bundan tat alıyorum. Sağduyuma güveniyorum. Ve duygularıma. Birlikte çalışıyorlar. Bundan memnunum. Yaşam ilerledikçe bir yardımcım daha var. Deneyim!İnsanları seviyorum. Tartışmaları, sağduyuyu, uzlaşmayı seviyorum."

"Şimdi dünyanın bir yerinde gecenin bir yarısı karanlık bir evde sana sarılmış oturuyorum. Sen de bana sarılmışsın. Açık yüreklilikle büyük bir iç görüye ya da kardeşlik duygusuna sahip olduğumu söyleyemem. Benim böyle bir şey için hayal gücüm yok. Sevgim ne halta benzer bilmiyorum. Bunu tanımlayamam ve günlük hayatta da ender hissederim. Ama çok fazla didiklersek sevgi soluksuz kalır."



Scenes From a Marriage - Ingmar Bergman (1973)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder