Ahmet Haşim, en güzel ve en dinlendirici uykularını sinemanın ipek yastıklar gibi başın arkasına yığılan yumuşak karanlığına borçlu olduğunu, yani sinemada uyumaktan epey hoşlandığını söylerken diğer taraftan şöyle şahane bir tespitte bulunuyor:
"Sinemanın diğer bir fazileti de olgun yaşın, kafatası içinde, bir deste deve dikeni gibi sert duran acıtıcı mantığı yerine, çocuk safdilliğini ve kolayca aldanış kabiliyetini ikame etmesidir."
Haşim izlediği o filmlerin yarısında uyuyakalmasaydı daha ne muazzam film kritiklerinde bulunacaktı kim bilir.
Darulfünun : rahatına düşkün gelişim.
YanıtlaSil