9 Ağustos 2019 Cuma


(Bir âşıkın mâşuku huzurunda aşk mektubu okuması ve mâşukun bu hareketi makbul görmeyerek: "Amaca eriştikten sonra delil aramak çirkindir ve mâlûm'a erdikten sonra ilim ile uğraşmak kötü bir şeydir." demesi.)

Bir kimseyi sevgilisi karşısına oturttu. Âşık, sevgi­linin huzuruna gelince, ona yazdığı mektubu çıkarıp oku­maya başladı.

Mektupta beyitler, övgü ve feryatlar ve birçok niyazlar vardı.

Bunları dinleyen Sevgili:

"Ben yanında duruyorum sen tutmuş bana kavuşma arzularını ifade eden mektuplar okuyorsun. Bu hareket âşıklık alameti değildir" dedi.

Âşık cevap verdi:

"Biliyorum sen burdasın, fakat ben yanında olmaktan dolayı gereken heyecanı ve mutluluğu duymuyorum. Sen benim hayat kaynağımdın ben o kaynaktan ölümsüzlük suyu içiyordum. Şimdi o kaynağı görüyorum fakat su yok. Suyun yolunu birileri mi kesti?" dedi.

Bunun üzerine Sevgili:

"O halde senin mâşukun ben değilim. Ben Bilğar deryasında bulunuyorum, senin muradın Katu'da dolaşıyor. Ey yiğit; sen bana değil bendeki hâle âşıksın, hâl dediğin şey kalıcı değil an be an değişen bir şeydir.

Ben senin için sevgili değil, sevgilinin evi gibiyim. Halbuki aşk nakde olur, nakdin durduğu çekmeceye değil.
Sevgili tek olandır. Gelişin de ondadır, gidişin de. Onu bulunca başka şey aramazsın. O senin için hem zâhir hem bâtındır. Hakiki âşık, hâle hakimdir, mahkûm değil... Aylar ve yıllar onun kölesi olur. Hâle mahkum olansa hâl gelince derecesi artan, hâlsiz kalınca rütbesi düşen kimsedir.
Sen benim âşığım değil, hâl âşığısın. Hâl ümidiyle benim etrafımda dolaşıyorsun.
Bir an eksilen, bir an artıp kemal bulan hâl,  İbrahim Aleyhisselâm'ın mâbûdu değildir, çünkü batmaktadır.
Batıp kaybolan ve kâh şöyle kâh böyle olan dilber değildir. Ben batan şeyleri sevmem.
Bir hoş bir nahoş olan şey bir zaman su, bir zaman ateş gibidir.
Eğer uykuda değilsen git hakiki aşkı ara. Yoksa farklı vakitlerin farklı kimselerde gördüğün başka hallerin kölesi olur kalırsın. 

Ey şerefli kimse! Kendinin hâkir ya da zayıf düşmüş olmasına üzülme. Ancak himmetine ve kalbindeki niyetine bak.
Ne halde olursan ol, istemekten vazgeçme! Ey susamış ve dudağı kurumuş kimse, daima suyu ara!

O kurumuş dudak nihayet sahibinin çeşme başına erişeceğine işarettir.

Dudağının kurumuş olması: "Bu ıstırap seni bize ulaştıracaktır." diye suyun gönderdiği müjdeli bir haberdir!

Bu arayışın bizzat kendisi mübarektir ve Hak yolunda zuhur edecek bütün engelleri def eder."


Mesnevî - Mevlana Celaleddin Rûmî



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder