Derinleştiği bir masadan kalkıp yalnızlaştığı bir masaya otururken insan, hiç değilse, o masanın şöyle güneş alan bir masa olmasını tercih ediyor. Düşüncelerimiz ne kadar soğuk ve duygularımız ne kadar sıcak... Yaz mevsimini tıpkı bir his, kışıysa çetin bir fikir gibi karşılaşmamız belki bundan. İki kişilik bir masada çay, bir yakıt. Tek kişiyken zorla tutunduğum bir mazeret. Ama oturup çalışmam gerek. Birkaç gün önce New Yorklu bir şairle karşılaştım. Şiirinde hiç durak yok ve elbette ölçüsüz. Ama içinde biraz serin dağ havası almak mümkün. Bahsettiğine göre New York'ta şairler ceplerinde para yerine şiir taşıyormuş ve birbirlerini merdivenden itmek için fırsat kolluyorlarmış. Ama anlıyorum ki onun gözü şairlerden çok ermişlerde. Şiirini biraz bu çağın ermişliğinde mayalıyor. Sonra şöyle soruyor:
"Peki, etrafımızdaki şeylerle kullandığımız kelimeler arasındaki mesafeyi kırmamak için değillerse ermişler ne işe yarar?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder