Şarkının başında ve sonunda, yer yer de içinde tatlı bir gıcırtı duyuluyor. Dinlerken o gıcırtının nereden geliyor olabileceğini düşledim durdum.
Mesela; sessiz bir öğle vakti üzerinde yürünen verandanın ahşap zemininden. Rüzgarla usul usul açılıp kapanan tahta bahçe kapısından. (Teksas'ın belalı kasabalarından birinde eski bir barın kanatları birbirlerine çarpmaksızın karşılıklı açılıp kapanan yaylı kapısından da olabilir.) Ya da üzerinde ihtiyar bir kadının uyukladığı sallanan sandalyeden. Gece yarısı ahşap kulübenin fırtınaya direnen kirişlerinden. Belki durgun bir denize uzanan meşe iskeleden. Aynı iskeleye yanaşmış boyasız bir kayıktan. Ama en çok da, iki çocuğun gülüşerek sallandığı tahta salıncaklardan.
-Salıncaklar tam havadayken korkusuzca atladılar ve koşarak gözden kayboldular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder