19 Ekim 2015 Pazartesi

wild is the wind


Edward Hopper, Eleven A.M., 1926


Vilhelm Hammershoi, Les portes ouvertes, 1900

Bu iki tablo bana Sadık Hidayet'in Diri Gömülen'inden bir bölümü çağrıştırır hep;

"Kendime bin bir türlü işkence ediyordum. Hastalanmak istiyordum. Birkaç gündür hava soğumuştu. Önce çeşmeye gidip, soğuk suyu üzerime açtım, banyonun kapısını açık bıraktım. Şimdi hatırlıyorum. Titriyorum, soluğum kesiliyor. Sırtım ve göğsüm ağrı içinde. Ertesi sabah uyandığımda en küçük bir soğuk algınlığı bile hissetmedim. Yine üstümdeki eşyaları azalttım. Lambayı söndürdüm. Odanın penceresini açtım, soğuk cereyana oturdum. Soğuk rüzgar esiyordu. Zangır zangır titriyordum. Birbirine vuran dişlerimin seslerini duyuyordum."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder