Gülünç olanı iyi tanırız, çünkü az sonra içine düşeceğimiz su dolu çukurdur o. Kendi aksayan ayağımız, beylik laflarımız, sürçen dilimiz, ucuzluğumuz kısaca kendi klişemizdir. Henüz başımıza gelmemiş ama günün birinde mutlaka gelecek olandır. Kundera, Çekçeden ödünç aldığı Litost kavramı ile daha karanlık bir zeminden bakar gülünç olana. Litost, insanın yetişkinliğe adım attıkça üstesinden gelmeyi öğreneceği, gençliğe has ezikliği ve aşağılık duyguları karşılar. Bu sahiden yetişerek yani olgunlukla aşılacak bir gülünç olma halidir. Olgunluk çağında hakiki mizaha, gençlikte ise tecrübe eksikliğinin getirdiği azımsamanın bumerang misali özneyi vuran trajikomiğine güleriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder