Yolumuz birdir ama
Rızkımız başka
Dilimiz birdir ama
Gönüller başka
Lakin dilinin altındaki dil ne diyor?
Biliyorum
Nereye baktığını
Bana kefen hazırlıyor olmalısın
Bense tabutumu sırtımda taşıyorum
Kalbime saplamak istediğinde hançeri
Ben seni öldürmüştüm çoktan
Dostum,
Bugün kelimelerin anlamlarından emin olamam.
Emin değilim
Güldüğüne yanıma geldiğinde
Çünkü
Çoktan ağlatmışımdır seni
Belki anlamamız gerek
Ben seni
Sen beni
Belki bütün kelimeleri değiştirmemiz gerek
Bizi bağlamayan tüm kelimeleri
Kolaydır bunu yapmak
Zihinleri değiştirmekten.
Yorulmadın mı?
Aynı manayı iki çeşit anlamaktan?
Ben usandım,
Tercüman görünümündeki böyle hayattan
Tanrı'nın hikayesinde bir oyuncu olup
Kendi hayatımda farklı bir rol almaktan
Dostum
Yolumuz birdir ama rızkımız başka
Bir kişiye lazım olanı hayatta
Bir erzak,
Bir yatak
Tek kişilik her şey
Bu hayatta
Bilemiyorum, sen niçin üzgünsün?
Abdulahad Abdurreşid Berkî
(Çeviri: Nur Ahmet Kurban)
Berkî, 1971 yılında, Doğu Türkistan'ın Hoten şehrinde dünyaya gelmiş. Şincang Pedagoji Üniversitesinde eğitim aldıktan sonra Maarif Enstitüsünde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlamış. Uygur Türkçesinde yayımlanmış şiir, roman ve çok sayıda hikayesinin yanı sıra araştırma yazıları da gösteriyor ki hatırı sayılır derecede üretken bir yazar. Yukarıdaki şiirine Hece Dergisinin bir sayısında (sanıyorum Şubat-Mart 2020) denk gelmiştim. Yine oradan öğrendiğim bilgiye göre Berkî, İsrail'e yaptığı bir seyahatten Doğu Türkistan'a döndüğünde Çin Hükümeti tarafından Tutuklanma Kamplarına alınmış ve ne yazık ki hakkında güncel hiçbir bilgiye ulaşılamıyormuş. Bilmem acaba kendisine hiç değilse bir erzak, bir yatak vermişler midir? Üzgün müdür, ona biçilen bu rol için? Ben çok üzgünüm. Onun gibilerin bu denli kolay incitilebilir olması yüzünden...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder